İnsanda enfeksiyon meydana getirebilen etkenlerin en büyük ve önemli grubu virüslerdir.

Virüsler milimetrenin MİLYONDA 5’ i kadar büyüklükte olduklarından ancak elektron mikroskoplarında görülebiliyorlar. Kültür ortamında üretilmeleri çok zor. Virütik enfeksiyonlara örnek olarak KIZAMIK, SU ÇİÇEĞİ, 6. HASTALIK, UÇUK, KABAKULAK, GRİP örnek verilebilir. Virüsleri öldüren ANTİVİRAL dediğimiz ilaçlar yok denebilecek kadar az ve etkileri çok sınırlı olduğundan tedavi olanakları çok kısıtlıdır. Bu nedenle gripte temel yaklaşım, virüsü yok etme işini vücuda ve bağışıklık sistemine havale etmek ve  bu süre içinde vücuda zaman ve konfor kazandırmaktır. Ateş varsa düşürmek, burun tıkalı ise burun açıcı ilaçlar kullanmak, vitamin desteği ve istirahat ile bağışıklık sisteminde destek olmak vs.

İnsana solunum yolu ile bulaşan virüsler, kısa süre sonra burun akıntısı, öksürük, halsizlik, iştahsızlık, ateş boğaz ağrısı gibi yakınmalar ortaya çıkmasına yol açar. Bu duruma SOĞUK ALGINLIĞI denmektedir.

200 kadar farklı virüs grubu soğuk algınlığı tablosuna yol açabilmektedir. Soğuk algınlığı, tek bir etkenin yol açtığı tek bir hastalık değil, etkeni ne olursa olsun birçok virüsün bulaşından sonra vücutta oluşan bulgular toplamıdır. Ancak sanırım günlük konuşma dili alışkanlığı ile rahatsızlığımıza soğuk algınlığı demek yerine "üşütmüşüm" ya da "grip olmuşum" demeyi tercih ediyoruz.

Oysa grip, influenza virüsü adı verilen bir virüsün vücudumuza girdikten sonra oluşturduğu tek bir hastalıktır.

Grip hastalığında da, başlangıçta soğuk algınlığı bulguları ortaya çıkar. Ancak soğuk algınlığı tablosu oluştuktan birkaç gün sonra virüs kana karışır ve kendine özel hedef olarak seçtiği "bağışıklık sistemi"ne saldırır. Bağışıklık sistemi çöker.

Böylece, önce soğuk algınlığı gibi başlasa da sonrasında çöken vücut savunması nedeniyle hastalık tablosu ağırlaşır, ikincil enfeksiyonlar  eklenebilir ve kişi, yatak döşek darmadağın olur. Bu nedenle  gribe "paçavra hastalığı" adı da verilir.

Ancak, grip hastalığını daha da ciddi hale getiren yapan bir özellik daha vardır.

Sağlıklı bir bağışıklı sistemine sahip bir insan, teorik olarak her mikropla ömrü boyunca sadece bir kez hasta olabilir ve sonrasında o mikroba karşı deneyim yani bağışıklık kazanılır. Böylece, mikropla tekrar karşılaşılsa  bile artık tanındığı için çoğalamadan ve tehdit oluşturmadan yok edilir..

Aynı mantıkla grip hastalığına da  de ömür boyunca bir kez yakalanma olasılığı vardır.

Ancak, diğer virüslerden farklı olarak değişen çevre ve iklim değişikliklerine çok hızlı mutasyonlarla yapı değiştiren bin bir suratlı grip virüsü,  her yapı değişikliğinde bağışıklık sistemi tarafından tanınamaz ve yine ve yeni bir grip hastalığına yakalanmak mümkün olur.

1918-1920 yılları arasındaki dönemde tüm dünyayı etkisi altına alan ve ispanyol gribi adı verilen grip salgınında o dönem dünya nüfusunun üçte biri hastalığa yakalanıp , % 5’ i (yaklaşık 100 milyon kadar kişi) yaşamını yitirince işin şakaya gelir tarafı olmadığı anlaşılmıştır. O dönemde  insanlığın sonunun geldiği yönünde yaygın kaygılar oluşmasına sebep olmuş ve  Dünya Sağlık Örgütü koordinasyonunda yapılan çalışmalar sonucu 1942 yılından itibaren grip aşısı uygulanmaya başlamıştır.  

Ancak geçen bunca zaman içinde yaygınlaşan aşılama ve korunma yöntemlerine rağmen hala her yıl ortalama 300,000- 500.000 kadar kişi grip nedeniyle yaşamını yitirmektedir..

GRİP AŞISI

Aşı üretimi öncelikle, grip virüslerindeki yapısal değişim ve mutasyonları yakından izlemek için detaylı bir araştırma ve üretim için oldukça incelikli bir biyoteknoloji gerektirir.

Grip virüslerinin izlemi için olağanüstü bir ekip çalışması yapılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü önderliğinde 6 ana araştırma merkezi (Atlanta, Memphis, Pekin, Londra, Melbourne, Tokyo)  ve ayrıca 113 ülkede bulunan 152 Ulusal Araştırma merkezi 24 saat grip virüsü takibi yapmaktadır. Bu geniş araştırma ağı sayesinde  grip virüslerinde oluşan yapısal değişimler izlenir. Her yarımkürede gelmekte olan kışa hazır olmak üzere, Kuzey yarımkürede haziran ayı sonunda, güney yarımkürede de aralık ayı sonunda eldeki en güncel grip bilgilerine göre grip aşısı üretimine karar verilir. Aşı içeriğine grip virüslerinde ilgili sezon için en çok değişim gösteren 3 ya da 4 tip virüsten oluşan aşı üretimi yapılır.

Ancak, gereken teknolojiye sahip firma ya da laboratuvar sayısı kısıtlı olduğundan aşı üretiminde de kapasite sorunları vardır. Örneğin, dünyada bir sezona ait GRİP aşısı üretim kapasitesi son 10 yılda üç kat artsa da hala yılda 1,5 milyar dozu aşamamaktadır. Başka bir deyişle dünya üzerindeki herkes grip aşısı olmak isterse, her beş kişiden biri bu olanağa sahip olabilecek, belki de kura çekilecekti.

Ancak, bazı yaş, hastalık ya da meslek gruplarının GRİP olma riski diğerlerinden daha fazladır. Bu nedenle, batan gemiye dair "önce kadınlar ve çocuklar" söylemine paralel olarak, öncelikli olarak aşı olması gereken kişiler tanımlanmaktadır.

Genellikle "kimler grip aşısı olmalı" şeklinde lanse edilen listeler, aslında "grip aşısı sıkıntısı olduğunda kimler grip aşısı olurken ÖNCELİĞE sahip olmalı" mantığı ile değerlendirilmelidir.

Başka bir ifade ile, "kimler aşı olmalı" olarak algılanan liste, "bu liste dışında kalanların GRİP aşısı olması gereksizdir"anlamına gelmez.

Bir Aşı Sıkıntısı Sırasında Kimler  Öncelikli Grip Aşısı Olmalı?

Aşının temini sınırlı olduğunda, aşılama çalışmaları aşağıdaki kişilere aşılama sağlamaya odaklanmalıdır (listeleme sırasına göre öncelik hiyerarşisi belirtilmemiştir):

  • 6 aydan 4 yaşa (59 ay) kadar çocuklar;

  • 50 yaş ve üstü yaştaki insanlar;

  • Kronik pulmoner (astım dahil), kardiyovasküler (hipertansiyon hariç), renal, hepatik, nörolojik, hematolojik veya metabolik bozukluklar (diyabet dahil) olan kişiler;

  • Bağışıklık sistemi baskılanmış insanlar (İlaçların veya AIDS’ in yol açtığı bağışık baskılanma dahil);

  • Grip  mevsimi sırasında hamile kalanlar veya doğum yapacak olan kadınlar ve doğumdan sonra iki haftaya kadar kadınlar,

  • 6 ay-18 yaşları arasında olan ve uzun vadeli aspirin tedavisi gören ve bu nedenle grip virüsü enfeksiyonundan sonra Reye sendromu yaşamak için risk altında olan kişiler;

  • Bakımevinde yaşayan insanlar ve diğer kronik bakım tesislerinde kalanlar

  • Aşırı şişmanlığı olan insanlar (vücut kitle indeksi [BMI] 40 ya da daha büyüktür);

  • Sağlık personeli;

  • 5 yaşın altındaki çocukların ve 50 yaş ve üstü yetişkinlerin ev bireyleri ve bakıcıları,

  • Gribe bağlı ciddi komplikasyonlar için onları daha yüksek risk altına sokan tıbbi durumları olan kişilerin ev bağlantısı ve bakıcıları.

 

Grip ve Aşısı hakkında birkaç not:

  • Grip virüsü, solunum yolu ile bulaşır. Bulaşma süresi, hasta kişide hastalık bulguları başlamadan bir gün önce ile hastalık başladıktan 5-7 gün sonraya kadardır.

  • Grip aşısı, sadece grip hastalığından korur. Kızamık aşısının, kişiyi su çiçeği hastalığından koruması nasıl beklenmezse, grip aşısı da tüm soğuk algınlıklarından değil, sadece gripten korur. Grip aşısı olduğunuz yıl, aşının sizi her hastalıktan koruyacağını ve burnunuzun bile akmayacağını beklemeyiniz.

  • Grip aşısı, Dünya Sağlık Örgütü önderliğinde 1942 den bu yana üretilen ve hakkında çok deneyim biriktirilmiş bir aşıdır.

  • Bir kez grip aşısı olunca sürekli olmak zorunda olmak ya da bir kez bırakınca bir daha yaptıramamak gibi kavramlar doğru değildir. Nasıl ki arabanızın kaskosu sizi yapıldığı sürece koruyorsa, grip aşısı da öyledir.

  • Grip aşısı, geçen senenin virüslerine göre üretildiği bilgisi doğru değildir. Güncel olması için gösterilen çaba insanüstüdür.

  • Aşı için grip virüs kültürlerinde yumurta kullanılmaktadır. Bu nedenle yumurta alerjisi olanlarda aşılama politikası hep tartışma konusu olmuştur. Son kabul gören yaklaşıma göre Yumurta Alerjisine Yönelik Özel Durumlar tanımlaması yumurta alerjisi olan kişilerin aşılanması için öneriler 2016-2017 grip sezonu için değiştirildi.Buna töre Yumurta alerjisi olan insanlara lisanslı, tavsiye edilen, yaşa uygun grip aşısı uygulanabilir  ve sonrasında 30 dakika boyunca izlenmesi gerekmez.  Ancak; çok şiddetli yumurta alerjisi olan insanlar bir tıbbi ortamda aşılanmalı ve şiddetli alerjik koşulları tanıyan ve yönetebilen bir sağlık uzmanı tarafından denetlenmelidir.

  • Halen Trivalan denilen 3 tip grip virüsü içeren ve kuadrivalan denilen 4 tip grip virüsü içeren olmak üzere iki ayrı tip aşı üretimi yapılmaktadır. Elbette 4 tipe karşı olan aşının etkinliği daha iyidir. Ancak, bu yıla dek 3 yaş altındaki çocuklar için 4 tip virüs içeren aşı uygulanmasına onay verilmemekte idi. Bu yıl ilk kez 4 tipe karşı hazırlanan aşıların 6 aydan itibaren kullanımına birçok ülkede onay verilmiştir.